KAMUOYUNA DUYURU! 20 Ekim 2021, 11:32
30 Haziran 2021 tarih ve 31527 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanan “Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği” ile; Tek kişide toplanan fesih yetkisi, Entegre ve Cezaevinde çalışanların sorunları, gelir kayıpları, sosyo-ekonomik gelişmişlik katsayı düzenlemesi ile oluşan kayıplar, basına demeç ve röportaj verme kısıtlaması , fesih tehdidi, katlanır cezalar, saldırgan hastaya karşı yapılan söz ve hareketlerin suç olması gibi konular düzenlenerek; aile hekimlerimizin ve aile sağlığı çalışanlarımızın haklarında kısıtlamalara gidilmiştir. Oysa ki; söz konusu yönetmeliğin, uyum yasaları ile desteklenerek, aile hekimliği birimleri çalışanlarının, hak ve menfaatlerine yönelik mevzuatların geliştirilmesi daha yerinde bir uygulama olacaktır.
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu, aile hekimlerimizin ve aile sağlığı çalışanlarımızın 16 Ağustos 2021 ve 27.Ağustos.2021 tarihinde, yurt genelinde iş bırakma (grev) eylemi kararı almıştır. Karara saygımız vardır. Ancak, alınan kararın hukuken aile hekimlerimizi ve aile sağlığı çalışanlarımızı zor durumda bırakabileceği dikkate alınmamıştır. Memur/ sözleşmeli kamu personelinin sendikacılık ruhunun özünde olan iş bırakma (grev) hakkını kullanmak için mevzuatta bu hali ile düzenleme yapılmadığı taktirde yasalar önünde kamu personelinin zor duruma düşeceği yapılan eylemlerin kanunsuz hale gelerek personele zarar vereceği aşikardır. Üstelik izinlerin kullanıldığı bir dönemde alınan bu kararla eylemin ne kadar geçerli olacağı ise düşündürücüdür.
Yönetmeliğin yukardaki eksiklikler giderilerek düzeltilmesini en çok destekleyen sendikayız. Açıklama yaptığımız basın bültenleri de bunu kanıtlamaktadır. Aile Sağlığı Merkezi ve çalışanlarından oluşan üyelerimizin sonuna kadar yanındayız. Konuyu hukuki zeminde değerlendirdiğimizde ise;
1. Memur/sözleşmeli kamu personeli için iş bırakmanın (grevin) yasal olarak imkansız hale getirilmesi ya da yasal boyuta kavuşturulmaması halinde başka kanunsuzluklara ve yaptırımlara zemin hazırlayacağı açıktır. Her ne kadar 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda sözleşmeli personel için; “Sözleşmeli personel hakkında bu Kanunda belirtilen özel hükümler uygulanır.” Hükmü bulunsa da, kanun koyucu ve yargı organları 657 sayılı Devlet Memurları Kanununu yol gösterici olarak ele almaktadır.
2.Danıştay, verdiği kararlarla grevi fiili durum haline getirmiştir. Ancak mevcut mevzuat ise iş bırakmayı kanunsuz olarak görmektedir. 1982 Anayasası'nda yapılan değişiklikle memurlar ve diğer kamu görevlilerine toplu sözleşme yapma hakkı getirilmiştir. Bu çerçevede 4688 sayılı Kanun'da da gerekli değişiklikler yapılarak toplu sözleşmenin esas ve usulleri belirlenmiştir.
Bu bağlamda, Anayasa'nın 53'üncü maddesinde memur/sözleşmeli kamu personeli için toplu sözleşme hakkı düzenlenmiş iş bırakma (grev hakkı ) ise 54'üncü maddede sadece işçiler için düzenlenmiştir. Bu çerçevede memur/sözleşmeli kamu personeli için, ayrıca anayasal düzenleme gerekmektedir.
3.Diğer yandan, 657 sayılı Kanun'un 125/E-a maddesinde; ideolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme, işi yavaşlatma ve iş bırakma ( grev) gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmanın memuriyetten çıkarma cezası ile cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır.
4.657 sayılı Kanun'da yer alan bu kadar açık hüküm karşısında memurları/sözleşmeli kamu personelini ideolojik amaçlarla iş bırakmaya (grev yapmaya) davet etmek tehlikeli bir girişimdir ve gelecekleriyle oynamaktır. Bu tür davranışların da alışkanlık haline getirilerek nasıl olsa bu kadar büyük bir kitleye ceza verilemez denilmesi ise doğru bir yaklaşım olmayacaktır.
5.Ayrıca, Danıştay'ın vermiş olduğu karar bağlayıcı olmayıp, değişme riski olan bir karardır. Kaldı ki verilen kararlarda oybirliği bulunmamaktadır. Diğer bir husus da yapılan yeni atamalarla Danıştay'da çok büyük bir değişiklik olmuş ve bunun kararlara yansıyabileceği hususu gözden kaçırılmayarak memurların/sözleşmeli kamu personelinin hukuka aykırı hareket etmesi doğru değildir.
6.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 21.04.2009 tarihli ve 68959/01 başvuru sayılı kararında bu konularla ilgili şu ifadelere yer verilmiştir: Mahkeme, iş bırakma (grev ) hakkının kati olmadığını ve belirli durumlarda kısıtlamaların söz konusu olabileceğini belirtmiştir. Bununla birlikte, belirli memur sınıflarının iş bırakma ( grev) hakları yasaklanırken, bu yasakların bütün devlet memurlarına hatta, sanayi ve ticaret alanlarında çalışan devlet çalışanlarına kadar genişletilemeyeceği bildirilmiştir.
7.Ayrıca; Hali hazırdaki işçi sendikalarına ilişkin uygulamada bile, her sektörde iş bırakma ( grev) kararı alınamamaktadır. Örneğin 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanun’ unun 62'nci maddesi ile “(1) Can ve mal kurtarma işlerinde; cenaze işlerinde ve mezarlıklarda; şehir şebeke suyu, elektrik, doğal gaz, petrol üretimi, tasfiyesi ve dağıtımı ile nafta veya doğalgazdan başlayan petrokimya işlerinde; (…)(1) Millî Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca doğrudan işletilen işyerlerinde; kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye (…)(1) ve hastanelerde grev ve lokavt yapılamaz.(1)” özellikle kişi ve toplum sağlığı ile yakından ilgili olan, sağlık kurumlarında grev kararı alınamamaktadır. Yani, iş bırakma (grev) hakkı verilen işçiler için bile, iş bırakma (grevin) nasıl ve hangi şartlarda yapılacağı kanunla açıkça düzenlenmiş ve her sektörde iş bırakma ( grev) yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.
8.Memur/sözleşmeli kamu personeli açısından, iş bırakma (grev )ve lokavt uygulamalarının ise nasıl olacağı anayasal ve yasal açıdan belirtilmemiş olduğundan ve iş bırakma ( grevin) memuriyetten çıkarma gibi ağır bir yaptırım gerektirdiğinden iş bırakma ( greve) giden Memur/sözleşmeli kamu personelinin, hem kurumlarıyla hem de güvenlik güçleriyle sorunlar yaşaması muhtemel olacaktır. Bu sorunların asgariye indirilebilmesi amacıyla, sorunun tüm boyutlarını ele alan yeni bir memur sendika yasası ile kamu personel reformunun çıkarılması gerekmektedir.
Sonuç olarak; Memur/sözleşmeli kamu personelinin, 657 sayılı Kanun'un açıkça yasakladığı faaliyetlere teşvik edilmesinin doğru bir yaklaşım olmadığını ve hukuki yaptırımlarla geleceklerini karartabileceğini düşünüyoruz. SAHİMSEN olarak bizler öncelikle; mevzuatların, memur/sözleşmeli kamu personelinin haklarını koruyup, geliştirebilmesi için, iş bırakma ( grev) hakkını kullanabilmesi yönünde değiştirilmesi ya da iptal edilmesi çalışmalarını yürütmekteyiz ki, hiç bir üyemizin hukuki yaptırıma maruz kalmadan iş bırakma (grev) hakkını kullanabilmesini sağlayabilelim. Çünkü herhangi bir yargılama sürecinde Türk Ceza Kanununa göre sözleşmeli personelin yargılanacağı açıktır. SAHİMSEN olarak, hukuk devleti ilkesinden sapmadan, siz değerli aile sağlığı merkez çalışanlarımızın hak arama ve geliştirme mücadelesinde, her zaman yanında olacağız ve hukuk çerçevesinde haklarınızı alma ve savunma konusunda kararımızı da alacağız. Hak mücadelesinde onurlu mücadelemize devam edeceğiz. Gerekli yasal izinlerle hukuk müracaatlarımızla tepkimizi her platformda duyuracağız. Saygılarımızla.
SAHİM-SEN YÖNETİM KURULU
DIĞER DUYURULAR
-
İyolaştırıcı radyasyon ve radyonuklit kullanılarak sunulan sağlık hizmetleri yönetmeliğine göre sağlık izni (şua) bilgi edinme başvuru dilekçesi
29 Kasım 2023, 21:15 -
7. Dönem Toplu Sözleşme Taleplerimiz
31 Temmuz 2023, 22:24 -
10 ADIMDA MEMUR MAAŞLARIN DÜZENLENMESİNE İLİŞKİN TALEBİMİZDİR.
20 Haziran 2023, 19:59 -
Değerli Üyelerimiz
24 Aralık 2022, 15:52 -
Duyuru...
10 Eylül 2022, 09:27 -
Sahim-Sen hep yanınızda!
08 Eylül 2022, 21:52 -
Başımız sağ olsun...
08 Eylül 2022, 21:39 -
KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYRULUR!..
13 Ağustos 2022, 12:30 -
Kamuoyuna Duyurulur!
07 Ağustos 2022, 14:05 -
MEMUR VE EMEKLİLERİNİN MAAŞ ZAM ORANLARI VE MAĞDURİYETLER HK.
12 Temmuz 2022, 21:38